Kaynak: Ivan Aleksic on Unsplash
İstanbul’un Süleymaniye Mahallesi, Fatih İlçesinde yer alır.
Süleymaniye Camii’ne en kolay Beyazıt durağında inerek Sahaflar Çarşısı ve Kapalıçarşı Beyazıt Kapısı arasında kalan çarşıdan yürüyerek gidebilirsiniz.
Süleymaniye Cami 1550 -1557 yılları arasında Mimar Sinan tarafından, Kanuni Sultan Süleyman adına yapılmış. Eser Mimar Sinan’ın hem kalfalık ürünü hem de en çok sevdiği eseridir.
Klasik Osmanlı Mimarisi tarzında yapılan eserin, çevresinde , medrese (okul), hastane, hamam, kütüphane, aşevi gibi bir çok yapı bulunuyor.
İstanbul’un en yüksek tepesinde bulunan Süleymaniye, gerek mimarisiyle gerek uhrevi havası ve gerek yapıldığı dönemde şahit olduğu tarihi kişilikler ve olaylarla bizim için daha ilgi cekici ve büyüleyici bir mabede dönüşüyor.
Öyle bir mabed ki en ufak detayından en önemli noktasına kadar devrin kendi alanında usta olan önemli isimlerini bir araya getiriyor. Bu şekilde birçok hikaye ve anlatılacak birçok muazzam detayı bulunuyor, bu muazzam görkemli mabedin.
Sizlere tavsiyemiz bir ezan vakti Süleymaniye’nin huzur veren bahçesinde İstanbul’un en güzel manzaralarından biri ayaklarınızın altındayken, bulunduğunuz tepeden şehrin birçok farklı noktasından gelen ezan seslerini dinleyerek içinize yayılan dinginliği ve huzuru hissetmeniz.
Kaynak: Paul Vorona on Unsplash
Rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman bir gece rüyasında Hz. Muhammet’i gördü. İkisi, Haliç’e ve Boğaz’a nazır bir tepedeydi. Peygamber efendimiz padişaha oraya bir cami yaptırmasından bahsediyordu ve mihrabı ile minberinin yerini tarif ediyordu.
Kanuni, Mimar Sinan’ı çağırdı.Beraber rüyasındaki tepeye gittiler padişah rüyasını anlatmaya başladığı sırada Mimar Sinan anlatılıcakları tamamlayarak ,“Sultanım, mihrabı burada, minberi burada olsun…” deyince Kanuni şaşırdı. Sinan sakince “Dün geceki kutlu ziyaretinizde ben de iki adım arkanızdaydım” demiştir.
Bunun nedeni Kanuni Sultan Süleyman’ın, İstanbul’un fethinden sonraki 4. Osmanlı Padişahı olması. Minarelerde bulunan toplam 10 şerefe ise Kanuni Sultan Süleyman’ın, Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. Padişahı olmasını temsil ediyor.
Süleymaniye Camii’nin en önemli özelliği akustiği. Mimar Sinan kubbelerin aralarına küngler koymuş. sesimiz yükseliyor ve o künglerin içine giriyor ve davul gibi ve aşağı iniyor. Böylece muhteşem bir ses akustiği oluyor.
Kaynak: Antonio Sessa on Unsplash
Mimar Sinan, aydınlatmanın kandiller ile yapıldığı dönemde, ortaya çıkan isin toplandığı bir de is odası yaptırmış. Orta kapının üstünde bir oda tasarlayarak, kandillerden çıkan isin meydana gelen akımla mihrabın aksi yönüne gitmesi, burada birikmesini sağlayarak, mürekkep yapılır ve kullanılırmış.
Kaynak: Dosseman, CC BY-SA 4.0, via Wikimedia Commons
Camii’nin içinde oldukca etkileyici hat sanatı örnekleri bulunmaktadır.Bu eserler o dönemin en iyi ustalarından olan Ahmet Karahisari ve onun öğrencisi olan Hasan Çelebi tarafından yapılmış. Kubbede ise Nur Suresi bulunmaktadır.
Avizelerin içinde bulunan kandil çanaklarının içine deve kuşu yumurtası yerleştiren Sinan, devekuşu yumurtasını sevmeyen örümcekler, böcekler ve hatta akrepleri bu güzel fikirle camiden uzaklaştırmayı başarmıştır.
Kaynak: Abdullah İçöz on Unsplash
Taraça sistemi ile Haliç’e kadar inen temeller atarak aslında uçuruma indirerek yine dehasını kullanmış ve cami zorlu bir yöntemle sivri bir tepenin üstüne konumlandırılmıştır.
Kaynak: Mehmet Turgut Kirkgoz on Unsplash
Süleymaniye Camisi'nin Merkezi Kubbesini taşıyan fil ayakları 4 adettir ve 53 metre yüksekliğinde, 26,5 metre çapındadır. Bu dört sutunun dört halifeyi yani Hz. Ebu Bekir , Hz. Ömer , Hz. Osman ve Hz. Aliyi temsil ediyor. 2'sinin Mısır veya şu anda Lübnan sınırları içinde kalan Baalbek'ten, 2'sinin ise Afyonkarahisar'ın İscehisar ilçesinden getirildiği rivayet ediliyor. Osmanlı döneminde bu fil ayaklarında kürsülerin olduğunu, ilim adamlarının buradan halka tefsir, İslâm hukuku, hadis ve tasavvuf dersleri verdiği söyleniyor.
Kaynak: Dosseman, CC BY-SA 4.0, via Wikimedia Commons
Külliyenin üzerinde bin kubbe bulunuyor. Evliya Çelebi, üç bin kişinin burada hizmet ettiğini yazıyordu. Külliyedeki yapılar ise ortadaki caminin çevresinde "U" şeklinde sıranlanmış.Ayrıca caminin farklı isimlerde 11 kapısı mevcut.
Süleymaniye Camisi'nde toplanan yağmur suları boşa akmaz , Sinan’ın yaptığı tabhanenin altındaki sarnıca ulaşır burada birikirmiş.
Süleymaniye Külliyesi hizmet vermeye başladıktan sonra Kanuni Sultan Süleyman'ın, camide görev yapacak imam için iki dil bilme ve beşeri bilimler eğitimi almış olma şartlarını koyarak ilan verdiği biliniyor.
Sinan temeli kazdıktan sonra birkaç sene temele kazık çaktı ve bekledi. Böylece temel sağlamlaşarak cami yıllara meydan okumuştur.
Kaynak: Johnny Bhalla on Unsplash
Evliya Çelebi’nin rivayetine göre caminin yapımı uzayıp inşaat bir süre durunca İran Şahı, elmas, yakut gibi değerli taşlar, mücevher yollamış. Bu durum ise Kanuni’yi kızdırmış.
Kanuni şahın hediyelerini Sinan’a vermiş. Ünlü mimar bu değerli taşları üç şerefeli minarenin harcına yerleştirmiş böylece, bu minareye bu yüzden “Cevahir Minaresi” denmiştir.
Kaynak: Bernard Gagnon, CC BY-SA 3.0, via Wikimedia Commons
Kanuni Sultan Süleyman,eşi Hürrem sultan ve Mimar Sinan’ın türbeleride burada bulunmaktadır. Camiye yukardan bakıldığında usta mimarının türbesi sağ tarafta kalır ve her sanatçının eserinin altına imzasını attığı gibi Mimar Sinan’ın da bunu düşünerek yaptığı söylenmektedir.
Süleymaniye Cami’nin etrafında bulunan “kurufasuyeciler” oldukca rabet görüyor..Sizlere tavsiyemiz 1924’ten bu yana hizmet veren Erzincanlı Ali Baba’da bakır kazanda pişirilen meşhur kurufasulyelerini tatmanız.